rezervasyon@montebello-villas.com+90 252 614 4646+90 530 317 0322
        RezervasyonlarımRezervasyon Paneli

        Akdeniz Bölgesi'nde Keşfetmeniz Gereken Tarihi Yerler

        Akdeniz Bölgesi'nde Keşfetmeniz Gereken Tarihi Yerler
        25.09.2024 11:50:00
        0 yorum

        Türkiye'nin incisi Akdeniz Bölgesi, sadece masmavi denizleri ve altın sarısı kumlarıyla değil, aynı zamanda binlerce yıllık tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de ziyaretçilerini büyülemektedir. Ülkemizin tarihi ve turistik yerleri denildiğinde ilk akla gelen bölgelerden biri olan Akdeniz, geçmiş medeniyetlerin izlerini günümüze kadar taşıyan sayısız antik kent, tarihi yapı ve doğal güzelliğe ev sahipliği yapmaktadır. Bu yazımızda, Akdeniz Bölgesi'nin gizemli dünyasına yolculuk yaparak, mutlaka görmeniz gereken tarihi yerleri sizler için derledik.

         

        Akdeniz Bölgesinin Tarihi Yerleri Nelerdir?

        Ülkemizin tarihi ve doğal güzellikleriyle dünya çapında ünlü olan Akdeniz Bölgesi, binlerce yıllık geçmişi bünyesinde barındırıyor. Tarihin derinliklerine inmek ve farklı medeniyetlerin izlerini sürmek isteyenler için Akdeniz, adeta bir açık hava müzesi. Antik kentlerden tarihi kalelere, doğal güzelliklerden kültürel miraslara kadar birçok zenginliği bünyesinde barındıran bu bölge, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgi odağı. Eğer Karadeniz Bölgesi'ne ait tarihi yerler nelerdir?merak ediyorsanız blog yazımızı mutlaka inceleyin!

        Apollon Tapınağı

        Apollon Tapınağı, Türkiye'nin Aydın ilinde, Didim'de yer alan ve antik dönemin en önemli tapınaklarından biridir. M.Ö. 6. yüzyılda, Miletoslu mimar Aisgeles tarafından inşa edilmiştir. Tapınak, Apollon’a adanmış olup, antik Yunan mitolojisinde önemli bir yer tutar; Apollon, sanat, müzik ve kehanet tanrısıdır.

        Didyma olarak bilinen bu kutsal alan, antik dönemde önemli bir kehanet merkezi olarak işlev görmüştür. Tapınak, özellikle M.Ö. 4. yüzyılda, Büyük İskender’in de ilgisini çekmiş ve onun döneminde onarımlar yapılmıştır. Tapınak, dorik sütunları ve etkileyici mimarisiyle dikkat çeker.

        Tarihsel süreçte Roma İmparatorluğu döneminde de önemini koruyan Apollon Tapınağı, günümüzde hem arkeolojik hem de turistik açıdan büyük bir ilgi çekmektedir. Kazılar ve restorasyon çalışmaları sayesinde, bu tarihi yapı, ziyaretçilerine antik Yunan kültürünün zenginliğini sunmaya devam etmektedir.

        Kargihan

        Kargihan, Türkiye'nin Mersin ilinin Tarsus ilçesine bağlı bir antik yerleşimdir. M.Ö. 3. yüzyılda kurulduğu düşünülen Kargihan, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkez haline gelmiştir.

        Kargihan, stratejik konumu sayesinde tarımsal ve ticari faaliyetlerin yoğun olduğu bir bölge olmuştur. Antik kentteki kalıntılar arasında çeşitli yapılar, su yolları ve nekropol alanları bulunmaktadır. Ayrıca, bölgede gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, Kargihan’ın tarihine dair önemli buluntular ortaya çıkarmıştır.

        Tarihsel süreçte, Kargihan farklı medeniyetlerin etkisi altında kalmış, zamanla terk edilmiştir. Günümüzde, antik kalıntıları ile tarih meraklıları ve turistler için keşfedilmeyi bekleyen bir alan olarak dikkat çekmektedir. Kargihan, bölgenin zengin kültürel mirasını yansıtan önemli bir yerleşimdir.

        Sagalassos Antik Kenti

        Sagalassos Antik Kenti, Burdur ilinin Ağlasun ilçesinde yer alan ve antik dönemde Pisidia bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olan Sagalassos, M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanan bir tarihe sahiptir. Şehir, Roma döneminde büyük bir gelişim göstermiş ve zengin mimarisi ile tanınmıştır.

        Sagalassos, dağlık bir bölgede yer aldığı için stratejik bir konumda bulunuyordu. Şehir, özellikle su kaynakları ve tarım arazileriyle beslenmiş, Roma döneminde bir kültürel ve ticari merkez haline gelmiştir. Kentteki en dikkat çekici yapılar arasında, tiyatro, agoranın bulunduğu alan, çeşmeler ve tapınaklar yer alır. Özellikle Antoninler Çeşmesi ve büyük Roma dönemi yapıları oldukça etkileyicidir.

        Sagalassos, Bizans döneminde de yaşamaya devam etmiş, ancak zamanla terk edilmiştir. 19. yüzyılda keşfedilen bu antik kent, günümüzde arkeolojik kazılarla yeniden ortaya çıkarılmakta ve tarihi kalıntılarıyla ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Sagalassos, hem mimari hem de tarih açısından büyük öneme sahip bir antik kenttir.

        St. Pierre Kilisesi

        St. Pierre Kilisesi, Türkiye'nin Antakya (Hatay) ilinde yer alan ve Hristiyanlık tarihinin önemli yapılarından biri olan bir kilisedir. 4. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir ve Hristiyanlığın ilk dönemlerinde, Aziz Petrus'un burada yaşadığına ve vaaz verdiğine inanılmaktadır.

        Kilisenin yapısı, kayalara oyulmuş olmasıyla dikkat çeker ve bu özelliği, onu hem mimari hem de tarihsel açıdan eşsiz kılar. St. Pierre Kilisesi, erken Hristiyanlık döneminde önemli bir ibadet yeri olarak kullanılmış ve zamanla bir hac merkezi haline gelmiştir.

        Kilise, 1960'lı yıllarda papalık tarafından "kutsal yer" olarak ilan edilmiştir. Günümüzde hem tarih meraklıları hem de dini ziyaretçiler için önemli bir turistik cazibe merkezi olan St. Pierre Kilisesi, Hristiyanlık tarihinin önemli bir parçasını temsil etmektedir.

        Beşikli Mağara

        Beşikli Mağara, Türkiye'nin Mersin ilinin Silifke ilçesinde yer alan ve tarihi önemi büyük bir doğal oluşumdur. Mağara, adını içindeki kayalara oyulmuş beşik şeklindeki mezarlarından alır ve M.S. 4. yüzyıla tarihlenmektedir.

        Beşikli Mağara, erken Hristiyanlık dönemine ait bir yerleşim yeri olarak bilinmektedir. Hristiyan toplulukları, bu mağarayı sığınak ve ibadet yeri olarak kullanmışlardır. İçerisinde, kayalara oyulmuş mezarlar, kilise kalıntıları ve çeşitli yapılar bulunmaktadır.

        Mağara, doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel açıdan da büyük bir zenginliğe sahiptir. Günümüzde, hem tarih meraklıları hem de doğa severler için popüler bir ziyaret noktasıdır. Beşikli Mağara, arkeolojik açıdan önemli buluntularla dolu olup, geçmişin izlerini gün yüzüne çıkarmaya devam etmektedir.

        Kızılkule

        Alanya Kızılkule, Türkiye'nin Alanya ilçesinde, 13. yüzyılda Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından inşa edilmiştir. 1226-1228 yılları arasında tamamlanan bu kule, şehrin limanını korumak amacıyla yapılmış ve Alanya Kalesi'nin savunma sisteminin önemli bir parçası olmuştur.

        Kızılkule, 33 metre yüksekliği ve sekizgen planı ile dikkat çeker. Kule, yapımında kullanılan kırmızı tuğlalar nedeniyle "Kızıl" olarak adlandırılmıştır. İçerisinde bir depolama alanı ve savunma mekanizmaları bulunur. Zamanla, Kızılkule, hem askeri bir yapı hem de şehrin simgelerinden biri haline gelmiştir.

        Günümüzde, Kızılkule, Alanya'nın en tanınmış yapılarından biri olarak hem tarihi hem de turistik bir cazibe merkezi işlevi görmektedir. Ziyaretçiler, kuleye çıkarak Alanya'nın muhteşem manzarasının keyfini çıkarabilir ve bölgenin tarihine tanıklık edebilirler.

        Perge Antik Kenti

        Perge Antik Kenti, Antalya'nın Aksu ilçesinde yer alan ve antik Pamphylia bölgesinin önemli şehirlerinden biridir. M.Ö. 4. yüzyılda kurulduğu düşünülen Perge, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde büyük bir gelişim göstermiştir.

        Kent, stratejik konumu sayesinde ticaretin önemli bir merkezi haline gelmiş ve zengin bir kültürel hayata sahip olmuştur. Perge'de, Roma döneminde inşa edilen büyük bir tiyatro, stadyum, hamam, agora ve çeşitli tapınaklar gibi birçok önemli yapı bulunmaktadır. Özellikle, etkileyici sütunlu caddeleri ve taş işçiliği ile dikkat çeken yapıları, antik mimarinin güzel örneklerindendir.

        Perge, Hristiyanlık tarihinde de önemli bir yere sahiptir; İncil'de adı geçen Saint Paul burada bir süre kalmıştır. Günümüzde, Perge, tarihi kalıntıları ve arkeolojik zenginlikleri ile hem yerli hem de yabancı turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır. Aynı zamanda, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer almaktadır.

        Taş Köprü

        Taş Köprü, Türkiye'nin Adana ilinde yer alan ve Seyhan Nehri üzerinde inşa edilmiş tarihi bir köprüdür. M.Ö. 2. yüzyılda, Roma döneminde yapılmış olduğu tahmin edilmektedir. Köprü, Adana’nın en eski yapılarından biri olarak bilinir ve şehrin tarihi dokusunu önemli ölçüde etkiler.

        Taş Köprü, kesme taşlardan inşa edilmiş olup, 21 gözden oluşur ve toplam uzunluğu yaklaşık 310 metredir. Roma mimarisinin güzel bir örneği olarak, hem estetik hem de işlevsel özellikleriyle dikkat çeker. Tarihi boyunca birçok onarım ve restorasyon geçirmiştir, ancak büyük ölçüde orijinal yapısını korumayı başarmıştır.

        Köprü, geçmişte kervan yollarının ve ticaretin önemli bir geçiş noktası olmuştur. Günümüzde, hem tarihi bir simge hem de Adana'nın turistik cazibe merkezlerinden biri olarak ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Taş Köprü, tarihi ve kültürel önemiyle Adana’nın kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

        Xanthos Antik Kenti

        Xanthos Antik Kenti, Türkiye'nin güneybatısında, Likya bölgesinde yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 8. yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir ve bölgenin en büyük ve en etkili şehirlerinden biri olmuştur.

        Xanthos, tarihi boyunca çeşitli medeniyetlerin etkisi altında kalmış, özellikle Persler ve Romalılar dönemlerinde büyük bir gelişim göstermiştir. Kent, deniz ticareti ve tarım açısından stratejik bir konuma sahipti. Şehirdeki en dikkat çekici yapılar arasında, etkileyici anıt mezarlar, tiyatro ve agora yer alır.

        Antik çağda, Xanthos halkı özgürlükleri için gösterdiği cesaretle tanınmıştır. M.Ö. 5. yüzyılda, Perslere karşı bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Bu mücadelenin sonucunda, halkının intihar ederek özgürlük mücadelesini sürdürdüğü efsanesi, Xanthos’un tarihine damga vurmuştur.

        Xanthos, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir ve günümüzde, zengin tarihi ve arkeolojik kalıntıları ile ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli bir antik kenttir.

        İnsuyu Mağarası

        İnsuyu Mağarası, Türkiye’nin Burdur ilinde, Burdur Gölü yakınlarında yer alan önemli bir doğal oluşumdur. Mağara, 1960'larda keşfedilmiş ve 1965 yılında turizme açılmıştır.

        İnsuyu Mağarası, zengin mineral içeriği sayesinde oluşmuş muhteşem sarkıtlar ve dikitlerle doludur. Mağaranın toplam uzunluğu yaklaşık 600 metredir ve içindeki çeşitli salonlar, su kaynakları ve doğal havuzlarla dikkat çeker.

        Arkeolojik çalışmalar, mağaranın antik dönemlerde yerleşim yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Ancak, tam olarak hangi dönemlere ait olduğu konusunda net bilgiler sınırlıdır. Mağara, hem doğal güzellikleri hem de tarihsel önemi ile yerli ve yabancı turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır.

        İnsuyu Mağarası, hem yer altı oluşumları hem de çevresindeki doğal manzaralar ile ekoturizm açısından önemli bir destinasyon olarak öne çıkmaktadır.

        Hamaxia Antik Kenti

        Hamaxia Antik Kenti, Türkiye'nin Mersin ilinin Tarsus ilçesi yakınlarında yer alan tarihi bir yerleşimdir. M.Ö. 2. yüzyılda kurulduğu düşünülen Hamaxia, özellikle Roma döneminde önemli bir yerleşim yeri haline gelmiştir.

        Kent, tarımsal üretim ve ticaret açısından zengin bir bölgedeydi. Hamaxia, adını muhtemelen burada yaşayan halkın kullandığı bir terimden alır ve Likya ile Cilicia'nın birleşim noktası üzerinde stratejik bir konumda bulunmaktaydı.

        Antik kalıntılar arasında, tapınak kalıntıları, su yolları ve nekropol alanları yer alır. Özellikle, bölgede gerçekleştirilen arkeolojik kazılar, Hamaxia'nın tarihine dair önemli buluntular ortaya çıkarmıştır.

        Tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin etkisi altında kalan Hamaxia, günümüzde arkeologlar ve tarih meraklıları için keşfedilmeyi bekleyen bir alan olarak önemini korumaktadır. Antik kentin kalıntıları, ziyaretçilere hem tarihsel hem de kültürel zenginlik sunmaktadır.

        Cennet Cehennem Mağaraları

        Cennet Cehennem Mağaraları, Mersin'in Güzeloluk köyü yakınlarında yer alan iki etkileyici doğal oluşumdur. Bu mağaralar, antik dönemde mitolojik ve dini anlamlar taşımıştır.

        Cennet Mağarası, yukarıda yer alan ve derin bir çukura inen büyük bir girişe sahiptir. Antik çağda, bu mağaranın Tanrıça Kybele'ye adandığı düşünülmektedir. Yer altına inen bu çukur, aynı zamanda insanların ruhlarının Cennet'e geçiş yaptığına inanılan bir yer olarak da kabul edilmiştir.

        Cehennem Mağarası ise, derin bir çukurun içindeki karanlık bir alandır ve antik mitolojide yeraltı dünyasını simgeler. Bu iki mağara, özellikle Hristiyanlık döneminde de önemli birer sembol haline gelmiş, inanç ve mitoloji açısından zengin bir geçmişe sahip olmuştur.

        Cennet Cehennem Mağaraları, tarihi ve doğal güzellikleriyle günümüzde hem yerli hem de yabancı turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır. Hem doğanın eşsiz güzelliklerini hem de zengin mitolojik öyküleri ile dikkat çekmektedir.

        Phaselis Koyu

        Phaselis Koyu, Türkiye'nin Antalya ilinde, Kemer ilçesine yakın bir konumda bulunan tarihi bir antik kent ve doğal güzellik alanıdır. M.Ö. 7. yüzyılda kurulan Phaselis, Likya'nın önemli şehirlerinden biri olarak bilinir ve özellikle Roma döneminde büyük bir ticaret merkezi haline gelmiştir.

        Kentin limanı, stratejik bir konumda bulunması nedeniyle deniz ticaretinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Phaselis, ayrıca güzel plajları ve su yolları ile de dikkat çeker. Antik kalıntıları arasında, tiyatro, agoralar, tapınaklar ve hamamlar yer alır. Ayrıca, kentin iç kısmında yer alan nekropol alanları da ziyaretçilerin ilgisini çeker.

        Phaselis, tarihi boyunca farklı medeniyetlerin etkisi altında kalmış, Bizans döneminde de önemini korumuştur. Günümüzde, Phaselis Koyu hem tarihi kalıntıları hem de doğal güzellikleri ile turistler için popüler bir destinasyon haline gelmiştir. Antik kalıntılar arasında yürüyüş yaparak, hem tarihi hem de doğal güzelliklerin keyfini çıkarma imkanı sunmaktadır.

        Ksanthos ve Letoon Antik Kentleri

        Ksanthos ve Letoon, Türkiye'nin güneybatısında, Likya bölgesinde yer alan önemli antik kentlerdir. Bu iki yer, hem tarihi hem de kültürel açıdan birbirleriyle bağlantılıdır.

        Ksanthos, M.Ö. 8. yüzyılda kurulan ve Likya'nın başkenti olarak bilinen bir şehir olup, tarihi boyunca Pers, Roma ve Bizans dönemlerine tanıklık etmiştir. Şehir, özellikle büyük anıt mezarları ve tiyatrosu ile dikkat çeker. Ksanthos, M.Ö. 5. yüzyılda Perslere karşı bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Bu mücadelede, halkının intihar ederek özgürlüğü seçmesi, şehrin tarihindeki önemli bir olaydır.

        Letoon, Ksanthos’un kutsal alanı olarak bilinir ve Leto, Apollon ve Artemis'e adanmış tapınakları içerir. M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan tarihi ile Letoon, antik dönemde önemli bir dini merkez olmuştur. Tapınakları ve diğer kalıntılarıyla, bölgedeki Hellenistik mimarinin güzel örneklerini sergilemektedir.

        Her iki site, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir ve Likya uygarlığının zengin kültürel mirasını yansıtan önemli arkeolojik alanlardır. Günümüzde, bu antik kentler, hem tarih meraklıları hem de turistler için önemli bir ziyaret noktasıdır.

        Mersin Kız Kalesi

        Mersin'in sembolü haline gelmiş tarihi bir deniz kalesidir. Binlerce yıllık geçmişi olan kale, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bizans, Roma ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir stratejik nokta olan kale, günümüzde ise popüler bir turistik merkezdir. Kız Kalesi'nin adının nereden geldiği hakkında birçok efsane anlatılır. En bilineni ise bir kralın kızını korumak için burayı yaptırdığı yönündedir. Kale, tarihi dokusu ve doğal güzelliğiyle ziyaretçilerini büyülemektedir.

        Aspendos Tiyatrosu

        Aspendos Tiyatrosu, Antalya'nın Aspendos antik kentinde yer alan ve Roma dönemine ait en iyi korunmuş tiyatrolardan biridir. M.Ö. 2. yüzyılda, muhtemelen 155 yılında inşa edildiği düşünülmektedir. Tiyatro, yaklaşık 15,000 kişilik kapasitesiyle dikkat çeker ve mimarisiyle dönemin en önemli örneklerinden biridir.

        Aspendos, Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir ticaret merkeziydi ve bu tiyatro, şehrin sosyal ve kültürel hayatında merkezi bir rol oynamıştır. Tiyatro, etkileyici akustiği ve iyi korunmuş yapısıyla günümüzde hala çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle yaz aylarında düzenlenen Aspendos Opera ve Bale Festivali ile tanınır. Aspendos Tiyatrosu, hem tarihi hem de mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir ve ziyaretçiler için önemli bir turistik noktadır.

        Side Antik Kenti

        Side Antik Kenti, Türkiye'nin Antalya ilinde, Manavgat ilçesinde yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 7. yüzyılda kurulmuş olan Side, özellikle Roma döneminde büyük bir gelişim göstermiş ve önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Kent, zengin tarım arazileri ve stratejik limanı sayesinde ekonomik olarak güçlü bir konumda olmuştur.

        Side, antik dönemdeki en önemli yerleşimlerinden biri olarak, zengin kültürel mirasıyla dikkat çeker. Kentin kalıntıları arasında, etkileyici bir tiyatro, agora, tapınaklar, hamamlar ve nekropol alanları bulunur. Özellikle, Dionysos Tapınağı ve Apollon Tapınağı, antik mimarinin önemli örnekleri arasında yer alır.

        Tarih boyunca, Side birçok medeniyetin etkisi altında kalmış, Bizans döneminde de varlığını sürdürmüştür. Günümüzde, Side Antik Kenti, hem tarihi kalıntıları hem de güzel plajları ile ziyaretçilerin ilgisini çeken bir turistik destinasyon haline gelmiştir. Arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmaları sayesinde, bu tarihi zenginlik gün yüzüne çıkarılmaya devam etmektedir.

        Letoon Antik Kenti

        Letoon Antik Kenti, Türkiye'nin Muğla iline bağlı Fethiye yakınlarında yer alan, Likya bölgesinin önemli dini merkezlerinden biridir. M.Ö. 7. yüzyılda kurulduğu düşünülen Letoon, özellikle Leto, Apollon ve Artemis’e adanmış tapınaklarıyla tanınır.

        Şehir, antik dönemlerde bir tapınak kompleksi olarak işlev görmüş, dini törenlerin yapıldığı önemli bir merkez olmuştur. Letoon, Hellenistik dönem boyunca da önemini korumuş ve Roma döneminde daha da gelişmiştir. Tapınaklar, o dönemde inşa edilmiş etkileyici yapılar olup, mimari özellikleri ve detaylı taş işçiliği ile dikkat çeker.

        Letoon, MS 5. yüzyılda Hristiyanlıkla birlikte önemini kaybetmeye başlamış ve zamanla terk edilmiştir. 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilen Letoon, günümüzde arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmaları ile ziyaretçilere açılmıştır. Antik kent, hem tarihi hem de kültürel zenginlikleriyle önemli bir ziyaret noktasıdır.

        Kibyra Antik Kenti

        Kibyra Antik Kenti, Türkiye'nin Burdur iline bağlı Gölhisar ilçesinde yer alan ve tarihi M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanan önemli bir antik yerleşimdir. Kibyra, özellikle Roma döneminde önemli bir ticaret merkezi olarak gelişmiştir ve aynı zamanda bir kültürel merkez olmuştur.

        Kentin kalıntıları arasında, etkileyici bir tiyatro, stadyum, hamamlar ve çeşitli kamu binaları bulunmaktadır. Tiyatro, 4. yüzyılda inşa edilmiş olup, 4,000 kişilik kapasiteye sahiptir ve döneminin mimari özelliklerini yansıtır. Ayrıca, Kibyra’nın en dikkat çekici yapılarından biri olan "Büyük Kapı" ve antik dönem mezarları da dikkat çekmektedir.

        Kibyra, tarih boyunca farklı medeniyetler tarafından etkilenmiş, Bizans döneminde de varlığını sürdürmüştür. Günümüzde, Kibyra Antik Kenti, hem arkeolojik kalıntıları hem de doğal güzellikleri ile ziyaretçilerin ilgisini çeken bir turistik destinasyon haline gelmiştir. Kazı çalışmaları ve restorasyonlar sayesinde, bu antik kent, zengin tarihini gün yüzüne çıkarmaya devam etmektedir.

        Anemurium Antik Kenti

        Anemurium Antik Kenti, Türkiye'nin güneyinde, Mersin ilinin Anamur ilçesinde yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen kent, hem stratejik konumu hem de tarım alanları sayesinde antik çağlarda önemli bir ticaret merkezi olmuştur.

        Anemurium, Roma döneminde de büyük bir gelişim göstermiş ve zengin bir kültürel hayat sunmuştur. Kentin kalıntıları arasında, büyük bir tiyatro, hamamlar, kiliseler ve nekropoller bulunur. Özellikle, 2. yüzyılda inşa edilmiş olan tiyatro, etkileyici mimarisiyle dikkat çeker.

        Kent, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin etkisi altında kalmış, Bizans döneminde de önemli bir yerleşim yeri olmaya devam etmiştir. Zamanla, doğal afetler ve ekonomik zorluklar nedeniyle terk edilmiştir. Günümüzde, Anemurium Antik Kenti, hem tarih meraklıları hem de turistler için önemli bir keşif noktasıdır. Arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmaları ile bu tarihi zenginlik gün yüzüne çıkarılmaktadır.

        Kaleiçi

        Kaleiçi, Antalya'nın tarihi merkezidir ve zengin bir geçmişe sahiptir. Antik dönemlerde "Attaleia" adıyla bilinen bölge, M.Ö. 150 yılında Bergama Krallığı tarafından kurulmuştur. Roma ve Bizans dönemlerinde de önemli bir yerleşim yeri olmuştur.

        Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Kaleiçi, kentin en önemli ticaret ve kültür merkezi haline gelmiştir. Dönemin mimari özelliklerini yansıtan geleneksel Osmanlı evleri, dar sokaklar ve tarihi yapılarla doludur. Özellikle Hidirlik Kulesi ve Yivli Minare gibi yapılar, bölgenin simgeleri arasında yer alır.

        Kaleiçi, zamanla tarihi ve doğal güzellikleri ile popüler bir turistik destinasyon haline gelmiştir. Günümüzde, hem yerli hem de yabancı turistler için keyifli bir gezinti ve keşif alanı sunmaktadır. Tarih ve kültürle iç içe geçmiş bu bölge, Antalya'nın kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

        Kanlıdivane

        Kanlıdivane, Türkiye'nin Mersin ilinde, Silifke ilçesine yakın bir konumda bulunan antik bir yerleşimdir. Bu bölge, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkez olmuştur. M.S. 1. yüzyılda, bir yeraltı şehir olarak inşa edilen Kanlıdivane, hem dini hem de ticari bir fonksiyon üstlenmiştir.

        Yerleşim, adını kayalara oyulmuş ve mezar olarak kullanılan büyük bir nekropol alanından alır. Kanlıdivane, Roma dönemine ait anıtsal yapıları, su yolları ve diğer mimari kalıntıları ile dikkat çeker. Ayrıca, burada bulunan kaya mezarları, Likya ve Roma dönemine ait mimari özellikleri yansıtır.

        Bölge, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin etkisi altında kalmış, zamanla terk edilmiştir. Günümüzde, Kanlıdivane, hem tarihi hem de doğal güzellikleri ile ziyaretçilerin ilgisini çeken bir turistik destinasyon haline gelmiştir. Arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmaları ile bu antik yerleşim, geçmişin izlerini gün yüzüne çıkarmaya devam etmektedir.

        Rhodiapolis Antik Kenti

        Rhodiapolis Antik Kenti, Türkiye'nin Antalya ilinin Finike ilçesinde yer alan ve tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanan önemli bir antik yerleşimdir. Likya Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden biri olarak bilinen Rhodiapolis, özellikle Roma döneminde gelişim göstermiştir.

        Kent, tarım ve deniz ticareti ile tanınan bir merkez olmuştur. Rhodiapolis, etkileyici yapılarıyla dikkat çeker; antik tiyatrosu, agorası, nekropol alanları ve tapınak kalıntıları, ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli unsurlar arasında yer alır. Ayrıca, antik dönemde Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte kilise kalıntıları da bulunur.

        Rhodiapolis, tarih boyunca birçok medeniyetin etkisi altında kalmış ve Bizans döneminde de varlığını sürdürmüştür. Günümüzde, antik kalıntıları ile hem arkeologlar hem de tarih meraklıları için önemli bir keşif noktasıdır. Arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılan bu kent, zengin tarihini ziyaretçilere sunmaya devam etmektedir.

        Kastabala Antik Kenti

        Kastabala Antik Kenti, Türkiye'nin Adana iline bağlı Ceyhan ilçesinde yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen Kastabala, antik dönemde oldukça önemli bir merkez olmuştur. Kent, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim yeri olarak öne çıkmıştır.

        Kastabala'nın en dikkat çekici yapıları arasında, 2. yüzyılda inşa edilmiş olan tiyatro bulunur. Bu tiyatro, yaklaşık 3,000 kişilik kapasitesiyle dikkat çeker ve döneminin mimari özelliklerini yansıtır. Ayrıca, kentin içinde yer alan tapınak kalıntıları ve nekropol alanları da dikkat çekicidir.

        Tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin etkisi altında kalan Kastabala, zamanla terk edilmiştir. Günümüzde, antik kalıntılarıyla birlikte, tarih ve arkeoloji meraklıları için önemli bir keşif alanı oluşturmaktadır. Kazı çalışmaları ve restorasyonlar sayesinde, Kastabala'nın tarihi ve kültürel zenginlikleri gün yüzüne çıkarılmaya devam etmektedir.

        Olympos Antik Kenti

        Olympos Antik Kenti, Antalya'nın batısında, Çıralı köyü yakınında yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 2. yüzyılda kurulduğu düşünülen Olympos, Likya bölgesinin önemli liman kentlerinden biri olmuştur. Şehir, özellikle deniz ticareti ve tarım ile tanınmış, aynı zamanda tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

        Olympos, adını yakındaki Tahtalı Dağı’ndan alan Olympos Dağı’ndan alır. Kent, Hellenistik dönemde Roma İmparatorluğu’nun etkisiyle büyümüş, daha sonra Bizans döneminde de önemli bir yerleşim olarak kalmıştır. Olympos’un kalıntıları arasında tiyatro, agora, tapınaklar ve antik liman yer alır. Ayrıca, şehir yakınındaki yanardağ gazlarının etkisiyle oluşan ve "Çıralı" olarak bilinen doğal ateşler de Olympos’un mitolojik ve tarihi önemini artırmıştır.

        Günümüzde Olympos, hem tarihi kalıntıları hem de doğal güzellikleri ile ziyaretçilerin ilgisini çeken bir turistik destinasyondur. Özellikle doğa yürüyüşleri ve plajlarıyla da tanınır.

        Hadrian Kapısı

        Hadrian Kapısı, Antalya'nın Kaleiçi bölgesinde yer alan ve Roma dönemine ait etkileyici bir anıttır. M.S. 130 yılında, Roma İmparatoru Hadrian'ın Antalya'ya yaptığı ziyareti onurlandırmak amacıyla inşa edilmiştir.

        Kapı, üç gözlü bir yapıya sahip olup, ihtişamlı sütunları ve detaylı oymalarıyla dikkat çeker. Mimari tarzı, Roma döneminin klasik unsurlarını yansıtır ve yapı, şehrin tarihi surlarının bir parçası olarak önemli bir geçiş noktası işlevi görmüştür.

        Hadrian Kapısı, zamanla şehrin simgelerinden biri haline gelmiş ve tarihi boyunca birçok kez onarımdan geçmiştir. Günümüzde, hem yerli hem de yabancı turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır. Kapı, Roma mimarisinin güzel bir örneği olarak Antalya'nın zengin tarihini yansıtır.

        Kremna Antik Kenti

        Kremna Antik Kenti, Türkiye'nin Burdur ilinde, Gölhisar ilçesinde yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen Kremna, Pisidia bölgesinin önemli şehirlerinden biri olmuştur. Kent, Roma döneminde de gelişim göstermiş ve özellikle M.S. 1. yüzyılda zengin bir kültürel hayat sunmuştur.

        Kremna, doğal güzellikleriyle çevrili bir tepede yer almakta olup, surlarla çevrili bir alana sahiptir. Kentin kalıntıları arasında bir tiyatro, agora, tapınaklar ve çeşitli yapılar bulunmaktadır. Özellikle tiyatro, 3. yüzyılda inşa edilmiş olup, antik dönemde önemli etkinliklere ev sahipliği yapmıştır.

        Kremna, tarih boyunca farklı medeniyetlerin etkisi altında kalmış, Bizans döneminde de varlığını sürdürmüştür. Zamanla terk edilen kent, günümüzde hem tarih meraklıları hem de turistler için önemli bir keşif alanı haline gelmiştir. Arkeolojik kazılarla gün yüzüne çıkarılan bu antik yerleşim, bölgenin zengin tarihi ve kültürel mirasını yansıtmaktadır.

        Uzuncaburç Olba Antik Kenti

        Uzuncaburç Olba Antik Kenti, Türkiye'nin Mersin ilinin Silifke ilçesinde yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 3. yüzyılda kurulduğu düşünülen Olba, tarih boyunca hem yerleşim yeri hem de ticaret merkezi olarak önemli bir rol oynamıştır. Kent, özellikle Roma döneminde büyük bir gelişim göstermiştir.

        Olba, stratejik konumu nedeniyle, bölgedeki tarımsal ve ticari faaliyetlerin merkezi olmuştur. Antik kentte, tapınaklar, tiyatro, agora ve su yolları gibi önemli yapılar bulunur. Özellikle, kentin en dikkat çekici yapılarından biri olan Olba Tapınağı, hem mimari özellikleri hem de tarihi önemi ile öne çıkar.

        Kentin tarihi boyunca, Hristiyanlık döneminde de önem kazandığı bilinmektedir. Uzuncaburç, aynı zamanda bölgenin doğal güzellikleri ile de dikkat çeker. Günümüzde, antik kalıntıları ile ziyaretçilere açık olan Olba, tarih meraklıları ve turistler için keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğindedir. Arkeolojik kazılar ve restorasyon çalışmaları sayesinde, bu tarihi yerleşim, geçmişin izlerini gün yüzüne çıkarmaya devam etmektedir.

        Myra Antik Kenti

        Myra Antik Kenti, Türkiye'nin güneybatısında, Demre ilçesinde yer alan önemli bir antik yerleşimdir. M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen Myra, Likya'nın en büyük şehirlerinden biri olmuştur.

        Kent, özellikle Likya Birliği'nin bir parçası olarak siyasi ve ekonomik açıdan önemli bir merkez olmuştur. Myra, aynı zamanda St. Nicholas'ın (Noel Baba) doğum yeri olarak da bilinir ve bu nedenle dini açıdan da önemli bir yere sahiptir.

        Antik kentin en dikkat çekici yapıları arasında, kayalara oyulmuş mezarlar ve tiyatro yer alır. Tiyatro, Roma döneminde inşa edilmiştir ve yaklaşık 5,000 kişilik kapasiteye sahiptir. Myra'nın mezarları ise, Likya mimarisinin özelliklerini yansıtan etkileyici yapılarla doludur.

        Günümüzde, Myra Antik Kenti, hem tarihi hem de turistik bir merkez olarak ziyaretçilerin ilgisini çekmekte ve Likya'nın zengin kültürel mirasını yansıtmaktadır.

        Mamure Kalesi

        Mamure Kalesi, Türkiye'nin Mersin ilinin Anamur ilçesinde yer alan tarihi bir kaledir. Kale, 12. yüzyılda, Selçuklu döneminde inşa edilmiştir. Stratejik konumu sayesinde, hem karadan hem de denizden gelen saldırılara karşı önemli bir savunma noktası olmuştur.

        Kale, zamanla farklı medeniyetlerin etkisi altında kalmış, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde de kullanılmıştır. 15. yüzyılda, Memlükler döneminde önemli onarımlar geçirmiştir. Mamure Kalesi, çeşitli savunma yapıları, kuleler ve surlarla çevrili geniş bir alanı kapsar. İçinde su sarnıçları, depolar ve çeşitli yaşam alanları bulunur.

        Günümüzde, Mamure Kalesi, tarihi ve mimari zenginliği ile dikkat çeken bir turistik destinasyon haline gelmiştir. Ziyaretçilerine hem tarihî bir yolculuk sunmakta hem de muhteşem deniz manzarası ile göz doldurmaktadır. Kale, geçmişin izlerini taşıyan önemli bir miras olarak korunmaya devam etmektedir.

        Patara Antik Kenti

        Patara Antik Kenti, Antalya'nın Kaş ilçesinde yer alan ve Likya bölgesinin en önemli antik şehirlerinden biridir. M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzandığı düşünülen Patara, özellikle limanı sayesinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Ayrıca, Likya Birliği'nin de başkenti olarak bilinir.

        Antik çağda, Patara'nın tanrıçası Leto’ya adanmış olan büyük bir tapınak bulunmaktaydı. Patara, Roma döneminde de büyük bir gelişim göstermiş; bu dönemde şehirdeki yapılar arasında tiyatro, agora, hamam ve antik yollar yer alır.

        Patara, aynı zamanda Hristiyanlık tarihine de önemli bir katkıda bulunmuştur; Aziz Nikolaus'un burada doğduğuna inanılmaktadır. Günümüzde Patara, tarihi kalıntıları ve uzun kumsalıyla hem arkeologlar hem de turistler için ilgi çekici bir destinasyon olmuştur. 2020 yılında, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne de dahil edilmiştir.

         

        Hemen Ara!
        WhatsApp Destek!whatsapp
        Müşteri Temsilcileri
        REZERVASYON OLUŞTUR
        Tarihler Müsait
        Giriş Saati :Çıkış Tarihi:
        • Konaklama Süreniz
          00 Gece
        • Konaklama Tutarı
          00
        • Elektirik Ücreti
          00
        • Temizlik Ücreti
          00
        • Toplam Tutar
          00
        • Ön Ödeme
          00
        • Girişte Kalan Ödeme
          00
        UYGUNLUK TAKVİMİ
        müsailtMüsait
        DoluDolu
        Ödeme BekliyorÖdeme Bekliyor
        Giriş-ÇıkışGiriş-Çıkış